Ahmed
- Sedef Çakır
- 9 Eyl 2018
- 2 dakikada okunur

Ahmed..
Bakma öyle masum masum çocuk.
İçimde etlerim parça parça.
Bakma öyle!
Kırılmış kalbim derinden
İçimde isyan çığlıkları hepsi birden.
Mecali yok haykırışların
İçimde kırık dökük hayallerin.
Bakma öyle masum çocuk.
İçimde yitirilmiş onca güzelin
Gül kokuları.
Avucumdan kayıp gidenlerin
İçimde ölenlerin
Haddi hesabı yok acıların
Zehir gibi hepsi.
Üzerime çökmüş yıllar
Omzumdan bastırarak yüklerini
En ağır olanından.
İki metre boyum
Bastığım yer titrer
Adım çıkmış bizim mahallede
Dalyan gibi yiğidimiz var.
Kızlar peşimde ardın sıra.
Geçerken sokakları başımız önümüzde bakamazdık
Yakışmazdı
Bakamazdık
Yakışık almazdı.
Kim bilir kaç gül kokusu
Kaç ceylan gözlü.
Bizim bahtımıza düşen
Bir Menekşe.
Yaralar kabuk bağlamayacak
Kalbimizi yara bere içinde bırakacak.
Sarmadan
Dokunmadan
Ezberi bozmuş bütün acılar
merhemi yok derin derin sancılar.
Şimdi tam zamanı
Yüklensin hayatın ağır yükleri
Kaldır kaldırabilirsen
Dayan dayanabilirsen.
Bakma öyle masum çocuk.
Bak boyuma sence iki metre boyum var mı.
Hani yürürken yer titrerdi.
Bak şimdi ellerime tir tir titriyor
Bak! yere değmezdi sırtım
Kamburlaşmış
Parmaklarımı görüyor musun
Sararmış.
Şu ikisi tütün sarmaktan
Bu ikisi ciğere salmaktan.
Üstümdeki bu kıyafetler var ya çocuk en son ne zaman yıkandı hatırlamıyorum
Saçımı sakalımı kesmeyeli bir hayli oldu.
Karşıda bir abla var
Adı Fatma.
Her gün yolumu gözlermiş
Ben bilirim Ahmed'i eskilerden
Gelsin dermiş.
Baksana bana
Toz toprak içindeyim.
Bakma öyle masum çocuk.
Bak şurama
Dokun kalbime,
Duyuyor musun.
Bazen diyorum ki sök at içinden şu kalbi.
Öl artık içimde
Dua ediyorum
Öl diyorum
Ben ölüyorum ama
Onu öldüremiyorum.
Ölmüyor
Gitmiyor
Bitmiyor.
Nereye baksam
Kimi görsem hep karşımda.
Hele sen gülünce çocuk
Sanki kışın ortasında
Dağların tepesinde bir menekşe çiçek açar.
Bakma öyle masum çocuk .
Gözlerini gözlerime dikme işte öyle.
Benden yana umudun olmasın, benim kendime hayrım yok.
Yarınlarını nasıl aydınlatabilirim
Öyle büyük ki umutların
Benim ellerim senin gökyüzünde yıldızları toplayamaz
Beni de adam edemez.
Üstümdeki parkanın
Elimde bu cigaranın dışında
Kafamda bin bir isyanın
Hayata direnişimin
Baş kaldırmanın dışında nem kaldı.
Menekşelerde soldu
Sen solma, bırak beni çocuk.
Fatma ablaya söyle üzülmesin,
Tertemiz hayatını benle kirletmesin.
Kırılır
Üzülür belki ama
Beni boş versin.
Selam söyle benden çocuk
Uçan kuşlara
Gökkuşağı'na
Deniz dalgasına
Martı sesine
Papatyaları unutma.
Uçurtmayı sen uçur
Çok söz verdim
Sözümü tutamadım,
Birlikte uçuracaktık biliyorum.
Selam söyle benden Menekşe kokusuna bürünmüş mum ışığına.
Al hakkımı
Bu sokaklardan.
Bakma öyle masum çocuk.
Hayat bu
Biri gidecek
Diğeri gelecek.
Ben gidiyorum!
Biliyorum Fatma’dan başka kimse üzülmeyecek.
Az buçukta sen.
“bir abim vardı” dersin.
Sakın kirli sakallarımdan bahsetme.
Ne bu kirli tütün kokan sakallarımdan
Nede kum içinde bu kirli saçlarımdan, malum martılarla uyanınca her sabah dalga sesine.
Tuz tadında dudaklarım
Çatlamış ellerimi de anlatma.
Gençliğimi anlat mesela, hani ben yürürken yer titrermiş ya
Kızlar ardın sıra.
Ne mendiller toplardım yerden
Renk renk,
Hele geceleri
Beni çağıran sesleri, onları anlat.
Çapkın değildim asla.
Yanlış anlama
Bizim başımız önümüzde
Bakmazdık.
Sanırım sırf bu yüzden bütün kaldırım taşlarına isim verdiğim.
Hiç unutmam bir papatya baş kaldırmıştı aralarında, her gün sulardım.
Öylemi hırslı olur, küçücük bir can.
Aldırmadan yağmura fırtınaya
İncecik gövdesi bana göz kırpar papatya sarısı.
Sanırım sırf o papatya hatırına geçikti ölüm
Sırf onun sarısına gelmedi bir türlü ölüm..
Yorumlar