top of page

Ahmed


ree

Ahmed..

Bakma öyle masum masum çocuk. 

İçimde etlerim parça parça.

Bakma öyle!

Kırılmış kalbim derinden

İçimde isyan çığlıkları hepsi birden.

Mecali yok haykırışların

İçimde kırık dökük hayallerin.

Bakma öyle masum çocuk. 

İçimde yitirilmiş onca güzelin 

Gül kokuları.

Avucumdan kayıp gidenlerin

İçimde ölenlerin

Haddi hesabı yok acıların

Zehir gibi hepsi.

Üzerime çökmüş yıllar

Omzumdan bastırarak yüklerini

En ağır olanından.

İki metre boyum

Bastığım yer titrer

Adım çıkmış bizim mahallede

Dalyan gibi yiğidimiz var.

Kızlar peşimde ardın sıra.

Geçerken sokakları başımız önümüzde bakamazdık

Yakışmazdı

Bakamazdık

Yakışık almazdı.

Kim bilir kaç gül kokusu

Kaç ceylan gözlü. 

Bizim bahtımıza düşen

Bir Menekşe.

Yaralar kabuk bağlamayacak 

Kalbimizi yara bere içinde bırakacak.

Sarmadan

Dokunmadan

Ezberi bozmuş bütün acılar

merhemi yok derin derin sancılar.

Şimdi tam zamanı

Yüklensin hayatın ağır yükleri

Kaldır kaldırabilirsen

Dayan dayanabilirsen.

Bakma öyle masum çocuk. 

Bak boyuma sence iki metre boyum var mı.

Hani yürürken yer titrerdi.

Bak şimdi ellerime tir tir titriyor

Bak! yere değmezdi sırtım

Kamburlaşmış

Parmaklarımı görüyor musun

Sararmış.

Şu ikisi tütün sarmaktan

Bu ikisi ciğere salmaktan.

Üstümdeki bu kıyafetler var ya çocuk en son ne zaman yıkandı hatırlamıyorum 

Saçımı sakalımı kesmeyeli bir hayli oldu. 

Karşıda bir abla var 

Adı Fatma.

Her gün yolumu gözlermiş

Ben bilirim Ahmed'i eskilerden

Gelsin dermiş.

Baksana bana

Toz toprak içindeyim.

Bakma öyle masum çocuk. 

Bak şurama

Dokun kalbime,

Duyuyor musun.

Bazen diyorum ki sök at içinden şu kalbi.

Öl artık içimde

Dua ediyorum 

Öl diyorum 

Ben ölüyorum ama

Onu öldüremiyorum.

Ölmüyor

Gitmiyor

Bitmiyor.

Nereye baksam

Kimi görsem hep karşımda.

Hele sen gülünce çocuk

Sanki kışın ortasında

Dağların tepesinde bir menekşe çiçek açar.

Bakma öyle masum çocuk .

Gözlerini gözlerime dikme işte öyle.

Benden yana umudun olmasın, benim kendime hayrım yok.

Yarınlarını nasıl aydınlatabilirim

Öyle büyük ki umutların

Benim ellerim senin gökyüzünde yıldızları toplayamaz

Beni de adam edemez.

Üstümdeki parkanın 

Elimde bu cigaranın dışında

Kafamda bin bir isyanın

Hayata direnişimin

Baş kaldırmanın dışında nem kaldı.

Menekşelerde soldu

Sen solma, bırak beni çocuk.

Fatma ablaya söyle üzülmesin,

Tertemiz hayatını benle kirletmesin.

Kırılır

Üzülür belki ama

Beni boş versin.

Selam söyle benden çocuk

Uçan kuşlara

Gökkuşağı'na

Deniz dalgasına

Martı sesine 

Papatyaları unutma.

Uçurtmayı sen uçur

Çok söz verdim 

Sözümü tutamadım,

Birlikte uçuracaktık biliyorum.

Selam söyle benden Menekşe kokusuna bürünmüş mum ışığına.

Al hakkımı

Bu sokaklardan.

Bakma öyle masum çocuk. 

Hayat bu

Biri gidecek 

Diğeri gelecek.

Ben gidiyorum! 

Biliyorum Fatma’dan başka kimse üzülmeyecek.

Az buçukta sen.

“bir abim vardı” dersin.

Sakın kirli sakallarımdan bahsetme.

Ne bu kirli tütün kokan sakallarımdan 

Nede kum içinde bu kirli saçlarımdan, malum martılarla uyanınca her sabah dalga sesine.

Tuz tadında dudaklarım

Çatlamış ellerimi de anlatma.

Gençliğimi anlat mesela, hani ben yürürken yer titrermiş ya

Kızlar ardın sıra.

Ne mendiller toplardım yerden

Renk renk,

Hele geceleri 

Beni çağıran sesleri, onları anlat.

Çapkın değildim asla.

Yanlış anlama

Bizim başımız önümüzde 

Bakmazdık.

Sanırım sırf bu yüzden bütün kaldırım taşlarına isim verdiğim.

Hiç unutmam bir papatya baş kaldırmıştı aralarında, her gün sulardım.

Öylemi hırslı olur, küçücük bir can.

Aldırmadan yağmura fırtınaya

İncecik gövdesi bana göz kırpar papatya sarısı.

Sanırım sırf o papatya hatırına geçikti ölüm

Sırf onun sarısına gelmedi bir türlü ölüm..


Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


Hakkında
 

Milyonhane'nin hikayesi için tıkla

İletişim

 

 

 

 

 

 

   Aşağıdan bizimle iletişime geçebilirsiniz

Reklam verenlerimize teşekkürler
PayPal ile Bağış Yap

Mesajınız başarıyla alındı!

© Copyright 2018 milyonhane

Blog

bottom of page